Sabah tesadüfen okuduğum otobiyografisinden çok etkilendim sizinlede paylaşmak istedim.hayat bazılarına göre gerçekten daha zor.Ama önemli olan en az yıpranma payıyla atlatmak zorlukları,hastalıkları....
BUYRUN BAZI DETAYLAR ZORLU YAŞAMLARDAN
****Af edersiniz ama sizi hep hastalıklı bir insan olarak görüyorum. Bu bilmediğimiz yeni bir imaj türü mü, yoksa gerçekten hasta mısınız?
***Gerçekten hastaydım. 11 yaşımda hastalandım. Bütün hayatımın akışı değişti. Bağırsağımda bir yara vardı ve o yara yıllarca iyileşemedi. Hastaneler, diyetler, sokağa çıkamamalar, yataklar. Küçücük bir kız çocuğu için feci bir şey. Hayatım boyunca doğru dürüst bir şey yiyemedim. Günde 35 kere tuvalete gidiyordum, bağırsaklar hiçbir şey tutmuyordu. Yıllarca sadece et, haşlanmış pilav, patates yedim.
***Tıp ilerledi diyorlar bir de!Bu hastalığın adı kolit. Neden ve ne zaman çıkacağı belli olmuyor. Hastalığın nedenini bulan kişi Nobel Ödülü'nü alacak o yıl. Bir de bende tek bir yarayla başlayan hastalık ilerledikçe, yaralar fazlalaştı, kansere dönüşme ihtimali doğdu. Sonunda doktorum Özgür Kuşakçıoğlu 'ameliyat gerekli' dedi. Ama torba takmam gerekiyordu. Bu torba meselesi aklıma fena takıldı, bir yıl ameliyat olmak istemedim. Ama sonunda yapılan bir kan tahlilinde kanımdaki yaşamla ilgili her maddenin bitti- ği ortaya çıktı. 1993'te Levent'le birlikte derhal Amerika'daki en iyi cerrahları bulduk ve orada ameliyat oldum.
Böylelikle tüm acılarınızdan kurtulup, normal yaşama döndünüz.
Nerede? Üç aşamalı bir ameliyattı. İki kez daha masaya yattım, tam bir yıl torbayla gezdim. Bunun ameliyatı böyle oluyor
***Bu arada müzik nasıl devam etti?Çok zor bir okulda okuyordum, Işık Lisesi'nde. Bir de içimde müzik yapma isteği vardı. Orta ikide aileme "Ben müzik yapmak istiyorum, beni konservatuvara yollayın" dedim. Yani ben bu kolitle uğraşırken hayatla ilgili heyecanımı hiç kaybetmedim. Sahneye çıkıp şarkı söyledim, her şey devam etti. O enerjimi hiç kaybetmedim. Beni yaşama bağlayan da o oldu.
***Bravo, peki şimdi nasılsınız?Artık hastalanmaktan çok korkan, en ufacık başağrısını bile beyin tümörüne kadar götürebilen bir insan oldum. Kolit, psikolojik bir rahatsızlık bıraktı. Psikologlara gittim, panik ataklar yaşadım. Tabii bunları sadece kendimle ilgili yaşamadım.
Evet bir de arkasından eski eşiniz Levent Yüksel'in rahatsızlığı geldi.
Onu anlatamam. Yani, hem âşık olduğum erkek, hem çok sevdiğim kocam, hem en iyi dostum gözümün önünde felç olmuştu. Bütün entelektüel yeteneklerini yitirdi. Konuşamıyor, yazamıyordu. Yani bütün bilgi hafızası, bütün kelimeler beyninin bilinmeyen köşelerine dağılmıştı. Onları topladı sonra ama ben dağıldım. Tam bir yıl evden çıkmadım, tam bir yıl kendi kimliğimi unutturacak kadar kendimi başka biri yaptım. Haliyle biz de tanınmış insanlar olduğumuz için kendi içimizde halletmeye çalıştık. O bir yıl içinde iyileşti hayata geçti, ama ben patladım.
***Bütün acıları birlikte yaşamaya alışmıştınız. İyileşince evliliğin tadı mı kaçtı acaba? Onun için mi ayrıldınız?Hayat bize bunu öğretti. Bir yıl torbayla dolaşan bir kadındım. Cinsellik çok önemli evliliklerde, cinselliğin tükendiği, bittiği anlarda iki dost oluyorsun artık. Biz birbirimize olan kadın erkek çekiciliğini tüketecek, onu yıpratacak her şeyi yaşadık.
Hem kendin için üzülüyorsun, hem karşındaki için üzülüyorsun.
Tam böyle, Levent benim canım, hayatta en sevdiğim insan, çocuğum gibi. Ama ilişkiden korkmaya başlıyorsun. 'Acaba benden iğreniyor mudur?' diye düşünmeye başlıyorsun. O benim için çocuktu.
O da benim için çok şeyler kaybetti. Ve bir baktık ki, birbirimizin doktoru, hemşiresi, her şeyi olmuşuz. Ama kadın-erkek ilişkisinde, sekste tükenmişiz. Bunu böyle yürütürsek birbirimize saygımızı yitireceğimizi anladık. Diğer yandan kendimizi beslememiz lazım, birilerinden hoşlanabilirdik çünkü. 'Birbirimizi özgür bıraka-
lım, ilişkimiz nasılsa bitmeyecek bu kadar çok şey yaşadıktan sonra' dedik ve her ikimiz de rahatlıkla başka hayatlara başlayabileceğimize karar verdik.
VE SONRASINDAKİ ŞİMDİKİ GÜÇLÜ KADIN SERTAP ERENER....